Genel Yetkili Sendika

Bu Oyunlarin Yabancisi Degiliz

Sube Kadinlar Komisyonu Baskanimiz Huriye Dönmez, bu ülkenin gelenegi, sevgisi ve hosgörüsü ile yogrulmus hiç kimsenin yasanan acilara sevinemeyecegini, “Oh” diyemeyecegini ifade ederek, “Böyle acilara ancak derin bir ‘âh’ eslik eder ve dua gelir yerlesir kalplerimize. Biz bu oyunlarin yabancisi degiliz. Ilk ayrik otu ikrami degil bu bize. Asirlardir ayni terane bu. Biz bize küselim, siz gelin bize! Iyi de, biz bu filmi daha önce de gördük” dedi.

“Egitim ve Terör” konusunda bir açiklama yap Dönmez, sunlari söyledi: “Insanin yasadigi her anin bir degeri vardir ve çogu zaman unutulmazdir. Fakat bazi zamanlar vardir ki, degerini yalnizca siz belirlemezsiniz. Öyle olaylar yasanmistir ki, o zamanlarda. Öyle kirilmalar, yanilmalar, derin acilar yasanmistir ki, yalnizca sizin degil, sizinle birlikte çevrenizdeki herkesin cani yanmis, herkes az ya da çok etkilenmistir. Ekim 2011, böyle aylardan biriydi iste. Bir yanda ardi arkasi kesilmeyen sehit haberleri, bir yanda Van ilimizi darmadaginik eden Van Depremi, diger yanda içimizde, kendi öz varligimizda depremler yaratmaya çalisan birilerinin bu olaylarin ardindan söylemleri. Kimi sehit haberinin ardindan ‘sevinçten halay çektiler’ diyerek, dikmeye çalisti aramiza ayrik otlarini, kimi de ‘Van’dan da olsa bu habere üzüldük iste’ diyerek zemin hazirladi, ayrik otlarina. Oysa biz, ayni bagirdan yola çikan, ayni yolun yolculari, ayni dertlerin dertlisi, ayni cephenin erleri, ayni ekmegin taliplileri, ayni dügünün konuklari, ayni kokularin meftunlariyiz. Ayni türküleri dinler çogumuz. Ayni olur coskumuz. Ayni duygulara oturur aglariz. Güldüklerimiz de aynidir bizim, acilarimiz da! Bu ülkenin gelenegi ile bu ülkenin sevgi ve hosgörü ikliminde yetisen, bu havayi teneffüs edip sindiren hangi anne ya da hangi evlat daglarda kallesçe sehit edilen 24 ana kuzusunun ardindan ‘oh’ diyebilir ya da hangi vicdan, hangi anlayis Van Depremi’nde ölenlere ‘oh’ diyebilir? Hiç kimse! Bu ülkenin gelenegi, sevgisi ve hosgörüsü ile yogrulmus hiç kimse bu söylenenleri yapmaz, yapamaz. ‘Oh’ diyemez.  Böyle acilara ancak derin bir ‘âh’ eslik eder ve dua gelir yerlesir kalplerimize. ‘Rabbim’ diye ortak açilir ellerimiz. ‘Sen bizi her türlü serden koru’ der, ortak dillerimiz. Biz bu oyunlarin yabancisi degiliz. Ilk ayrik otu ikrami degil bu bize. Asirlardir ayni terane bu. Biz bize küselim, siz gelin bize! Iyi de, biz bu filmi daha önce de gördük. Peki, ne yapmali? Bu fotografi yorumlayip çaresine nasil bakmali? Bu sorunun cevabini son derece açiklikla ortaya koyan güzel bir söz ile açiklamami tamamlamak istiyorum:

Bir yil sonrasi ise düsündügün, tohum ek.

On yil sonrasi ise tasarladigin, agaç dik.

Yüzyil ötesini düsünüyorsan, gençlerini egit.”