Sube Baskanimiz Erol Ermis, ögretmen camiasi ile ilgili en yetkili agizlardan yapilan açiklamalarin, bagis genelgesine bagli sorusturmalarin, rotasyon söylentilerinin, gerekli altyapi çalismasi yapilmadan görevlendirmelerin iptal edilmesinin egitimcilerin motivasyonunu altüst ettigini söyledi.
Yillardir yetkililerin, “ögretmenlerimizin ekonomik durumlarini düzeltmek boynumuzun borcu” türünden cümleler kurduklarini ifade eden Ermis, “Ancak durumumuzda hissedilir bir düzelme olmuyor. Düzelme bir yana, 666 sayili KHK ile ‘Esit Ise Esit Ücret’ uygulamasina geçilmesi, bazi kademelerde çalisanlara görece iyilestirme saglarken ögretmen maaslarini iyice trajikomik hale getirdi. Maas listesinin dibine demir attik. Ögretmenler ve ögretim elemanlari olarak en acinasi kamu çalisani haline geldik. Sayin Basbakanimizin 666 sayili KHK’ya bagli ayrintilardan henüz haberi yok ki, son dokuz yilda ögretmenlerin durumlarinda yapilan iyilestirmelerden bahsediyor. Herkes umudunu ‘Toplu Sözlesme’ye baglamis durumda. Toplu sözlesmeyle dise dokunur bir iyilesme saglanamazsa, bunun aci bir bedeli olacak gibi görünüyor. Bu nedenle isveren tarafi sapkasini çikarip iyice ölçüp biçmeli, aileleriyle beraber üç milyona yakin bir kitleyi kaybetmemek için gerekli çabayi göstermelidir. Yoksa ustalik dönemi bir dönemde bitebilir” dedi.
Yöneticilerin kendilerini çocuk yerine koyarak kandirmaya çalistigini belirten Ermis, “Nasil mi? Belki de ömründe bir gün bile ögretmenlik yapmamis yetkililer bile ögretmenlik meslegi üzerine ahkam kesiyor: ‘Ögretmenlik kutsaldir, ögretmenlik sevgi isidir, bu meslegin degeri parayla ölçülmez, insani egitmek ve para yan yana gelmemesi gereken iki kavram, bu is gönül isidir, zengin olacagim diyen bu meslegi seçmesin, bu meslek fedakarlik meslegidir…’ Biraz sizlanmaya kalksaniz, ‘Sizi zorla ögretmen yapmadik, bu sartlari bilerek bu meslegi seçtiniz’ türünden incitici cümleler. Tamam da, biz de diger insanlar gibiyiz, melek degiliz. Yiyor içiyor, her insanin ihtiyaci olan seylere gereksinim duyuyoruz. Bütün bunlara da süslü ve gönül oksayici sözlerle ulasilmiyor. Ortalama iki bin lirayla ancak hayatta kalinabilecegini siz de gayet iyi biliyorsunuz. Bildiginiz için de soförünüze, sekreterinize, danismaniniza bunun çok üzerinde bir maas veriyorsunuz. Kimsenin aldigi maasta gözümüz olmamakla birlikte bize layik görülen maasi kabullenmiyor, hak ettigimiz bir ücret talep ediyoruz” seklinde konustu.
“Bizi yöneten her kademedeki yetkililere sesleniyoruz” diyen Erol Ermis, sunlari kaydetti: “Ögretmenlerle ilgili inandiriciligini kaybetmis nutuklara ihtiyacimiz yok. Kuru vaatler karin doyurmuyor. Artik söz yerine icraat istiyoruz. Icraata geçmenin tam zamani. Bilin ki, ögretmenlik meslegi ayni zamanda insani hayat standardini yakalayacak paranin kazanildigi meslektir. Maas listesinde hak ettigimiz yere ulasana kadar, ‘ögretmenlik para kazanilan bir meslektir’ sözünü dilimizden düsürmeyecek, çocuk gibi kandirilmaya, süslü sözlerle avutulmaya izin vermeyecegiz. Daha fazla parya durumuna düsmemek için her zamankinden daha fazla mücadele etmek zorundayiz. Zaman; sizlanma zamani degil, mücadele zamani. Zaman, ögrenilmis çaresizlikten kurtulma zamani. Süslü laflardan öte bir degeri olmayan nutuklari yirtma zamani. Toplu sözlesme sürecinde hepimiz elimizi tasin altina koymali, insanca yasama mücadelesine omuz vermeliyiz. O halde, yasasin insanca yasam mücadelemiz.”