Sube Baskanimiz Aydin Kalkan, Dünya Insan Haklari Günü ayni zamanda insan haklari için mücadele ve dayanisma günü oldugunu belirterek, “Insan olmak, insanla ilgili hiçbir seye kayitsiz kalmamak için yeterlidir. Ancak, insan haklari ihlallerinin minimum noktaya çekilmesi konusunda bireysel gayretlerin yaninda sivil topluma da büyük sorumluluk düsmektedir” dedi.
Konuyla ilgili bir basin açiklamasi yapan Aydin Kalkan, uluslararasi kuruluslarin bu konuda çok önemli görevleri oldugunu ifade ederek, “Ancak, ne yazik ki, dünyanin en gelismis ülkeleri dahil bütün dünyada ve ülkemizde insan haklari ihlalleri yogun bir sekilde sürmektedir. Insan haklari ihlallerinin en çok Balkanlar’da, Afganistan’da, Pakistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de Gazze’de yapildigini görüyoruz. Bunlar da, ne yazik ki, insan haklari savunucusu oldugunu söyleyen menfaatçi egemen devletler ve onlarin isbirlikçileri eli ile yapilmaktadir” seklinde konustu.
Kalkan, sendika olarak yasama hakki, kisi hürriyeti ve güvenligi, adil yargilanma, din ve vicdan özgürlügü, düsünce ve ifade özgürlügü, egitim, özel hayatin gizliligi ve ailenin korunmasi haklari basta olmak üzere insan hak ve özgürlüklerinin bütününün en mükemmel sekilde yasanacagi ve korunacagi özgürlükçü demokratik zeminlerin olusmasi için çalistiklarini kaydetti.
Insana, insanliga, insan onuruna yönelen en büyük saldirinin terör oldugunun altini çizen Kalkan, sözlerini söyle sürdürdü: “Iskence ve kötü muamele, düsünce ve ifade özgürlügünün yok sayilmasi, din ve vicdan hürriyetini ‘laiklik’ ilkesini gerekçe göstererek sinirlamak, önemli ve kabul edilemez insan haklari ihlalidir. Ancak, günümüzde bu saydiklarimizdan daha da vahim, daha da tehlikeli bir ihlal var: Terör. Terör, insan hak ve özgürlüklerinin bütününe yönelen ve doruk sayilabilecek ülkelerüstü bir insan haklari ihlali sorunudur. Çünkü terör, sayisiz ve insafsiz yöntemlerle basta yasam hakki olmak üzere bireyin ve toplumun bütün haklarini yok sayan insanlik disi bir araçtir.”
Kalkan, sunlari kaydetti: “Türkiye’de yasanan pek çok sorun olmakla birlikte biz biliyor ve inaniyoruz ki, yasanan bu sorunlarin ortadan kalkmasinin en kesin ve kestirme yolu, insani merkeze alan yeni bir anayasanin ve kanunlarin yapilmasi ve uygulamanin da bu yönde yürütülmesidir.”