Devlet eski bakanlarindan Gazeteci-Yazar Hasan Celal Güzel, Subemiz tarafindan düzenlenen “Demokrasi-Özgürlük ve Sivil Toplum” konulu konferansa katilarak, önemli açiklamalarda bulundu.
Afra Dügün Salonu’nda gerçeklestirilen ve açilis konusmasini Sube Baskanimiz Erol Kavuncu’nun yaptigi konferansa katilim yogun oldu.
Açilis konusmasindan sonra ‘Darbeler ve Türkiye’ adli bir sinevizyon izlendi. Yaklasik 8 dakika süren belgeselde, Adnan Menderes’in idamindan bu yana Türkiye’de yasanan darbeler ve darbe girisimleri söz konusu edildi.
Daha sonra kürsüye gelen Hasan Celal Güzel, Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldirilmasinin çaresinin Anadolu insaninda oldugunu anlatarak, “Artik Mehmetçik eski Mehmetçik degil. Kimse Mehmetçigi, anasinin babasinin üzerine darbe için gönderemez. Türkiye’de darbeler olmasaydi, bugün kisi basi milli gelir 30 bin dolar olacakti” dedi.
28 Subat’a karsi sivil itaatsizlik baslattigini hatirlatan Güzel, kendisinin asla ordu ya da asker düsmani olmadigini, bilakis orduyu Peygamber Ocagi olarak kabul ettigini söyledi.
“Ordu Peygamber Ocagi dedim, Çevik Bir tarafindan mahkemeye verildim” diyen Güzel, “Iki yil mahkemem sürdü. Fakat gelin görün ki bugün ordu, Genelkurmay tarafindan Peygamber Ocagi olarak nitelendiriliyor” seklinde konustu.
Demokrasiye yapilan müdahalelere asla sessiz kalinmamasi gerektigini vurgulayan Güzel, “Biz tanklarin önünde gidip pasalarin emrinde savasmayi ve sehit olmayi da biliriz. Ancak milletten alinan vergilerle temin edilmis bir tankin ya da silahin milletin bagrina saplanmasina da asla müsaade etmeyiz” diye konustu.
Ergenekon iddiasi ile ilgili görüslerini de aktaran Güzel, “Ergenekon zaten bu konuda söylenecek söz birakmadi. Takke düstü kel göründü” ifadesini kullandi.
‘Demokrasinin Gücü Sivil Toplumun Gücü Kadardir
Memur-Sen Il Temsilcisi ve Sube Baskanimiz Erol Kavuncu ise, demokrasinin gücünün sivil toplum kuruluslarinin gücüyle esdeger oldugunu belirterek, darbelerin ve geceyarisi operasyonlarinin, demokrasi gücünün zayifligindan kaynaklandigini kaydetti.
Kavuncu, yeni Anayasa çalismalarinin kesintiye ugramaksizin devam ettirilmesinin, Ergenekon iddiasinin kökü kazinip içerde parça kalmayincaya kadar irdelenmesi gerektiginin altini çizdi.
Çagdas demokrasilerde halkin, taleplerini, tepkilerini sivil toplum örgütleri araciligiyla ortaya koydugunu dile getiren Kavuncu, söyle konustu: “Bu anlamda sivil toplum örgütleri, toplumlarin dogal refleksleri atan nabizlaridir. Dolayisiyla siyasal iktidarlar, toplumlarin atar damarlari konumundaki sivil toplum örgütlerini dikkate almak zorundadirlar. Eger halkin bu mesru talepleri ilgililer tarafindan dikkate alinmazsa; sistemi, toplum mühendislerinin ele geçirmesi, piyasaya mafyalarin, çetelerin hakim olmasi, yöneticilerinde ‘Halka, ekmek bulamiyorsa pasta yesinler’ mantigina bürünmeleri kaçinilmazdir. Bir ülkede sivil toplum ne kadar güçlüyse, demokrasi de o denli güçlüdür.”