Gaziosmanpasa Üniversitesi Sosyoloji Bölümü uzmanlarindan Niyazi Özdemir, Subemizin düzenledigi “Cumartesi Söylesileri”ne konusmaci olarak katilarak, “Ermeni Meselesi”ni ayrintili bir sekilde degerlendirdi.
Ermenilerin ilk Hiristiyan gruplardan olup, tarihi süreçte Dogu Roma ve Perslerden çok çektigini belirten Özdemir, “Öyle ki, Dogu Roma’nin zulmünden dolayi Sivas’tan öteye geçememislerdir. Ermeniler Anadolu’ya Türklerle birlikte yerlesmistir. Kendi örf ve adetlerini yasama imkânini Osmanli döneminde bulmustur. Fatih Sultan Mehmet, onlara kendi kimligi ile yasama serbestîsi saglamistir. Bu durum Osmanlinin yikilisina kadar bunu devam etmistir” dedi.
Ermeni meselesi ile ilgili olarak soykirim tabirinin, birlesmis milletlerin soykirim tanimindaki gibi, bir milletin kültürünün o milletin izni olmadan yok edilmesi seklinde algilamanin geçmisteki tarihi birlikteligimize gölge düsürdügünü kaydeden Özdemir, “Geçmiste Ermeniler Türklerle birlikte birçok acilar yasamistir ama bu hiçbir zaman soykirim olmamistir. Eger böyle olsaydi Osmanli, Ermenileri; kimliklerini, adetlerini ve dinlerini degistirerek, asimile ederdi. Fakat ecdadimiz bunu yapmamistir. Bu meselenin özünde, Osmanli’nin yüzyillardir savas içerisinde bulunmasi, Ermenilerin sanata, tarima ve ticarete yönelmesini saglamistir. Osmanli’ya Ingiliz ve Almanlarin sattigi sanayi ürünlerinin Ermeniler tarafindan onariminin yaninda imalatinin da yapilmasi üzerine bizlere sanayi ürünü mal satamayacaklarini düsünerek aramiza sokulan nifak sonrasi Tehcir olayi gerçeklesmistir. Bu, Osmanli’yi çökertmek için uyarlanan bir senaryo idi” seklinde konustu.
Özdemir, Sivas ve Istanbul basta olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde yapmis olduklari arastirma ve inceleme sonucunda, Ermenilerin Türklere çok benzeyen bir millet oldugunu tespit ettiklerini söyledi.
Özdemir, sözlerini söyle tamamladi: “Bize düsen, millet olarak ‘bizden su kadar öldü, sizden bu kadar öldü’ edebiyatini birakip yasanan acilari anlamak ve millet olarak Ermeni kardeslerimizle geçmiste nasil beraber yasamissak, bugün de yasayabilecegimizi anlatmamiz gerekir.”