Sube Baskanimiz Mustafa Basbekleyen, 19 Mayis Gençlik ve Spor Bayrami’nin stadyum törenlerinin 30’lu yillarda fasist Italya’dan alindigini belirterek, “Fasizm uygulamalari, bu törenlerle sinirli degil. Gündelik hayatimiza kadar uzanan siradan fasizm örnekleri var. Insanlarin beynine, sahsiyetine üniforma giydirme çabalari, apaçik bir fasist uygulamadir. Bundan dolayi fasizm, militarist vesayet anlayisina ruh ikizi gibi uyar. Her askerî darbe, muhtira dönemleri fasizm uygulamalari ile otorite tesisini güçlendirir” dedi.
Tüm bu uygulamalarin temelinde 1932-44 arasi CHP’sinin yer aldigini, bu yillarin, fasizmin dünya üzerinde en revaçta oldugu yillar oldugunu ifade eden Basbekleyen, söyle konustu: “Cumhuriyet’in ürettigi yeni elitleri, o dönemde büyük basarilara imza atan fasizme büyük bir hayranlik duyacaktir. Olusturduklari otoriter-fasist disiplinle Italya ve Almanya bir anda kalkinir ve güçlenir. Hep verilen örnektir: Ingiliz Parlamentosu Thames Nehri üzerine yapilacak köprüyü aylarca tartisirken, Hitler Almanya’yi bugün de kullanilan otobanlarla donatmaktadir. Kendi yagi ile kavrulurken, yeni bir enerji arayan Genç Cumhuriyet bu basarili örneklerin pesine düser. Italya ve Almanya’da demokrasiler yikilip yerine totaliter tek parti yönetimi kurulurken, CHP’nin tek parti yönetimine fasizmden teorik ve pratik destek aramasi kestirme bir yol gibi görünür. 1932 yilinin Mayis ayi, Ismet Inönü’nün Cumhuriyet’in yazar-çizer teorisyenlerini yanina alarak pes pese Moskova ve Roma’ya yaptigi ziyaretlerin tarihidir. Türkiye’de her sey bu ziyaretten sonra radikal biçimde degisir. Uydurma bir Türkçe olusturmayi ifade eden Günes Dil Teorisi, Türk Tarih Tezi, Türkçe ezan ve Türkçe Kur’an, mezarlari açip kafataslarini kumpasla ölçen irkçi arastirmalar, hemen bu ziyaretin ertesinde eszamanli olarak baslar. Cumhuriyet kadrolari fasizmden çok derinden etkilenmistir. O kadar ki hepsi ayni anda Hitler biyigi birakirlar. Fasizm sadece siyasette degil, modada da takip edilir. Bu modanin en önde gelen ismi Recep Peker’dir. Recep Peker, Atatürk ve Inönü’den sonra Cumhuriyet’in ‘Üçüncü Adami’dir. 1924’ten 36’ya kadar araliksiz CHP’nin genel sekreterlik görevini yürütmüstür. 1935 kongresinden önce Italya’ya ve Almanya’ya uzun bir inceleme gezisine çikar. Döndükten sonra CHP, tüzügü ve ideolojisi ile tam bir fasist partiye dönüsür. Tek Parti döneminin son evresi, fasist parti modelinde oldugu gibi parti-devlet özdesligine dayanir. Bütün ve tek güç partide toplanmaktadir. Valilerin ayni zamanda CHP Il baskanlari olmasi, partinin önceligini ve devletle özdesligini açikça vurgulamak içindir.”
“CHP’deki fasizmin lider kültünü yansitan ‘Ebedî Sef’ ve ‘Millî Sef’ edebiyati dogrudan Recep Peker’in düsüncesidir” diyen Basbekleyen, “Türkiye çok partili hayata geçisle birlikte fasist tek parti modeli tarihe karisir. Recep Peker tam da Demokrat Parti iktidarinin basinda, 1950’de ölür. Fasizan anlayisin ülkede tekrar dirilisini görmek için 27 Mayis 1960’i beklemek gerekecektir. Askerî vesayet anlayisi, CHP’nin bu karanlik mirasini, baskici ve otoriter yönetimlerini temellendirmek için kullanir. Atatürk’ün sagliginda bir parti programi ile sinirli kalan Kemalizm’in 27 Mayis’tan sonra Atatürkçülük adiyla iddiali bir ideolojiye dönüsmesi, darbecilerin aradigi mesruiyetin eseridir. Dünyada ve Türkiye’nin örnek aldigi ülkelerde fasizm artik geçerliligini yitirmis olmasina ragmen Türkiye’de fasizm ölmedi. Türkiye’de stadyum ritüellerinde, darbe Atatürkçülügünde ve bugün hâlâ çocuklarin bogazlarini yirtarak söyledikleri ‘Andimiz’da yasamaya devam etti. Bugün fasizm devlet içinden tasfiye edilmeye çalisiliyor ancak sembollerde yasamaya devam ediyor. Kurtulmanin zamani gelmedi mi” diye sordu.