Subemiz, Gazeteci-Yazar Ahmet Tasgetiren’in konusmaci olarak katildigi “Türkiye’deki Darbeler ve Etkileri” konulu bir konferans düzenledi. Büyük bir katilimla gerçeklesen konferansin açilis konusmasini Sube Baskanimiz Mehmet Emin Esen yapti.
Ahmet Tasgetiren, Mardin’de bulunmaktan ve egitimcilerle biraraya gelmekten mutlu oldugunu ifade ederek, basladigi konusmasinda sunlari söyledi: “Bundan 15 yil önce bugünlerde bizler medya olarak 28 Subat’ta yapilacak olan Milli Güvenlik Kurulu’nun son derece kritik bir görüsmeye sahne olacagini yazmaktaydik. Yani gerilimin basamak basamak tirmandigi günlerdi. 28 Subat günü o müthis görüsme gerçeklesmis, Türkiye ‘28 Subat Süreci’ diye nitelenen yeni bir olaganüstü döneme girmisti. Adina ‘Postmodern Darbe’ dendi. Bu, normal darbelerden farkliydi. Örtülü bir darbeydi. Askerin yönetime bilfiil el koydugu darbeler niteliginde degildi. Askerin Milli Güvenlik Kurulu marifetiyle, onun yönlendirmesiyle, onun basinda bulunan Cumhurbaskani’nin yönlendirmesiyle girdigi bir süreçti. Hatta bir darbe döneminde, askeri müdahale döneminde ne yasaniyorsa, benzeri hadiselerin yasandigi bir süreçti. Sonralari bin yil sürecegi ifade edilen bir süreçten bahsediyoruz. Farkli dönemlerde görev üstlenen askeri yöneticilerin ‘bin yil sürecek’ dedigi bir süreçten bahsediyoruz. Allah’a sükür milletimiz o sürecin defterini erken dürdü. Bin yil sürmedi, iyi ki sürmedi.”
“Peki 28 Subat bitti mi” diye soran Tasgetiren, “Henüz bittigini söylemek mümkün degil. 28 Subat’in yaralarini saran bir dönem yasiyoruz. Her on yilda bir Türkiye’nin basina bela olan darbelerin yaralarini sarmakla maalesef çok zaman kaybettik. 1960’tan beri elli yildir tamiratlarla ugrasiyoruz. Ömrümüz darbe ve tamiratlar arasinda geçti. Birileri darbe yapiyor, millet tamir etmeye çalisiyor. O süreci yasamaya devam ediyoruz. Dikkat edin, bir siyasi iktidar on yildan beri görev basinda ve on yil içerisinde bile henüz tamir edilemeyen yaralar, acilar söz konusu. Demek ki kolay bir sey degil. Darbeler ve etkileri dedigimizde, sadece 28 Subat’tan bahsedilemez. Bu postmodern darbeyi salondaki herkes bire bir yasadigi için en fazla onun üzerinde duruyoruz” seklinde konustu.
Hala kesintisiz zorunlu egitimin devam ettigini, basörtüsüyle sosyal hayatta, çalisma hayatinda aktif rol almak isteyen kadinlarin önündeki engellerin hala ortadan kaldirilmadigini kaydeden Tasgetiren, “Bu sürecin yol açtigi bütün yaralarin en kisa zamanda kapatilmasini temenni etmekteyiz. Ayrica 28 Subat örtülü darbesini gerçeklestiren herkesten hesap sorulmali, magdurlarinin da magduriyetleri giderilmelidir” ifadelerini kullandi.
Kürt sorununun çözümüne yönelik görüslerini de dile getiren Tasgetiren, söyle konustu: “Lozan’da asli unsur olarak kabul edilen Kürt milleti ne oldu da yillarca dilinden mahrum kaldi, kültürünü yasamasi yasaklandi. Milliyetçilik adi altinda Kürtler dislandi, birtakim yasaklarla karsi karsiya birakildi. Bu yasaklamalardan laiklik adi altida Müslüman dindar kesim de nasibini aldi. Halbuki Müslüman bir kisiye göre, Kürt sorununun çözümünün önünde herhangi bir engel bulunmamaktadir. Islam’a göre rengi, dili, irki, cinsiyeti ne olursa olsun herkes esit haklara sahiptir. Türk olsun çamurdan olsun, Kürt olsun çamurdan olsun zihniyeti irkçi bir zihniyettir ve her türlü irkçiliga karsiyiz. Hiçbir irkin baska irktan üstünlügü yoktur. Üstünlük ancak takvayla olur. Ben inanan bir Müslüman olarak, kendim için istedigim her seyi Müslüman Kürt kardesim için de isterim, kendim için istemedigimi onun için de istemem. Bu benim inancimin geregidir.”
Konferansta, Memur-Sen Il Temsilcisi Mustafa Aydin ve AK Parti Milletvekili Abdurrahim Akdag da birer selamlama konusmasi yapti.