Sube Baskanimiz Ahmet Sert, ögretmenler açisindan konunun artik yüzde üçlük, beslik zam orani olmaktan çiktigini, ögretmenlerin icra ettigi, vicdani ve iradi yönü agir basan idealizm gerektiren meslekleri için onur mücadelesine dönüstügünü kaydederek, “Bize reva görülmek istenen bu muameleyi kabul etmiyoruz. Bu sasi bakisi sandikta düzeltecegiz” dedi.
Sert, Sube binasinda düzenledigi basin toplantisinda, memur sendikalarinin toplu sözlesme sürecinin, daha ilk toplu sözlesme masasina önyargili gelen Kamu Isveren Heyeti yüzünden fiyaskoya dönmek üzere oldugunu ifade etti.
Seçim öncesinde ögretmene toz kondurmayan, atanamayan ögretmenlerin oyunu almak için vaatlerde bulunan hükümetin bu sözlerini çok çabuk unuttugunu belirten Sert, “Görevi süresince ögretmenlerle ilgili bir tane dahi müspet açiklamasi olmayan, personeline duyarsiz kalan bakan, ögretmenleri duygusal yönden yaralamis, çalisma sevklerini baltalamistir. Tüm bu gelismeler, ögretmenler üzerinde bir baski, egitim ortamlarinda huzursuzluk olusturmusken, Sayin Basbakanin da ögretmenleri memurlarla karsilastirarak meslekleri, niteligi ve verimliligi yönünden mukayese etmesi gerekirken ögretmenin 15 saat, düz memurun daha az maasa 40 saat çalistigini dile getirmistir. Sayin Basbakanin söyleminde oldugu gibi her ögretmen maas karsiligi 15 saat derse girmemektedir. Sinif ögretmeni 18, meslek dersleri ögretmeni 20 saat girmektedir. Ögretmenler açisindan konu artik yüzde 3’lük, 5’lik zam orani olmaktan çikmis, ögretmenlerin icra ettigi, vicdani ve iradi yönü agir basan idealizm gerektiren meslekleri için onur mücadelesine dönüsmüstür” seklinde konustu.
“Süreç bu sekilde devam ettigi sürece ögrenciler için artik bir ögretmen ‘rol model’ olmaktan çikacak, örnek almasi için bir neden kalmayacaktir” diyen Sert, sözlerini söyle tamamladi:
“Oysaki hepimiz de çok iyi biliyoruz ki, insan hayatinda derin izler birakan bir meslek grubu varsa, bu da ögretmenlik meslegidir. Bazi veliler ise artik ögretmenlere saygi göstermek yerine bu açiklamalar nedeniyle kem gözle bakmakta, bu popülist yaklasimlar prim yapmaktadir. Ögretmenligi siradanlastirarak, egitimin yükünü teknolojiye bindirip alet, edevat ve cihaza bogarak, içinde insan unsuru olmayan rakamsal ve saat hesaplari yaparak hiçbir yere varamayacagimizi hepimiz bilmeliyiz. Hayatta, içinde insan olmayan hiçbir sey kalici olamaz ve insanin ürettigi degerlere yaslanmayan hiçbir sey gelecek örgüsü öremez, bugünü de yarina aktaramaz.”