Genel Yetkili Sendika

‘Siir Matematik Kadar Önemlidir’

Subemiz, geleneksel hale getirdigi siir söleninin ikincisini düzenledi. Batman Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda gerçeklestirilen sölene katilan Sair Mustafa Özçelik, A. Vahap Akbas ve Behçet Yani siirleri ile sölene renk katti. Sairler, siirlerinin yanisira edebiyata dair düsünceleriyle de katilimcilarin hayranligini kazandilar.

 

Programin açilisinda Naat türü siirler okuyan sairler, programin söylesi bölümünde de dinleyicilerden gelen sorulari cevapladi. Siirin de en az matematik kadar önemli olduguna dikkat çeken Sair Mustafa Özçelik, çocuklara hem matematik hem de siir ögretilmesini tavsiye etti.

 

Allah’in bahsettigi iki büyük nimet olan akil ve kalbi iyi çalistirmak gerektigine dikkat çeken Özçelik, “Matematik, aklin ve zekanin çalismasinda; siirin ise, kalp mekanizmasinin saglikli çalismasinda etkili oldugu ortadadir. O zaman bu iki alanda niye bir sey yapilmiyor, anlamak lazim. Yani birileri bizim düsünmemizi istemiyor, merhametli olmamizi, birbirimizi sevmemizi istemiyor. Olup bitenler karsinda aklimizi kullanarak sagduyulu davranmamizi istemiyor. Sürü olmamiz isteniyor. Nasil konusacagimiza, ne diyecegimize, nasil davranmamiz, ne yapmamiz gerektigine kendileri karar verip düsünmek istiyorlar. Çocuklarimiza hem matematik hem siir ögretmeliyiz. Mevcut sistemde matematigi ögretemiyor, siiri sevdiremiyorsak, bunun bir yolunu bulmaliyiz” dedi.

 

Çocuk Edebiyatinin Önemi

Dogdugu ve ilkögretim egitimini aldigi kentte hemserilerine siir okuyan A. Vahap Akbas ise, çocuk edebiyati ve bu alanda yazilan kitaplara degindi.

 

Kendi dönemlerinde okuyabilecekleri fazla çocuk kitabi olmadigi için büyükler için yazilmis kitaplari okuduklarini anlatan Akbas, “Kitap yönünden biz pek sansli degildik. Büyüdük, çocuklarimiz oldu ama çocuklarimiz da tercüme çocuk kitaplari okumak zorunda kaliyor. Çocuklarin gerçekten faydalanabilecegi kitaplarin olmadigini veya az oldugunu gördük. Bu sikintinin farkina vardik ve büyükler kadar çocuklar için yazmaninda önemli oldugunu düsünüp yazmaya basladik” seklinde konustu.

 

Sadece Okur Degil, Yazar da Okumuyor

Kendisine yöneltilen bir soru üzerine, Behçet Yani, bu ülkede sadece okurun degil, yazarlarin da okumadigina dikkat çekti.

“Eskiden insanlar o kadar çok okuyorlarmis ki, bu bölgeye kitaplar kamyonla gelirmis ve katirla, merkeple köylere kadar dagitilip okurla bulusturulurmus. Hatta gençler evlendirilirken mihir, zaman zaman altin, para olarak degil de kitap olarak verilirmis” diyen Yani, günümüz kitap okuma istatistiklerini hatirlattiktan sonra, söyle konustu:

“Kitapevlerine girip çikanlar diger is yerlerine girip çikanlara göre çok daha düsük. Bu da yetmiyor, diger is yerlerine girenlerin tamamina yakini eli dolu çikmakta iken kitapevlerine girenlerin büyük çogunlugu eli bos çikmaktadir. Evet, iddia edildigi gibi kimse okumuyor. Yazarlarin ne kadar okuduguyla ilgili herhangi bir arastirma yapilmis mi, istatistiksel bir veri var mi bilmiyorum. Benim kanaatime göre, bu ülkede sadece okurlar degil, yazarlar da okumuyor… ‘Her bes kisiden üçü sair’ olan bir ülkede, eger kitap okuma orani bu kadar düsükse, demek oluyor ki yazarlar da okumuyor. Yalnizca kitapevlerinin raflarinda yerini alan yazarlar bile üç-bes dergiye abone olsaydi, çikan hiçbir derginin okuru birkaç yüzle ifade edilmeyecek, ekonomik sikintilarla karsilasilmayacak ve yayin hayatlari sona ermeyecekti. Türkiye’deki yazar sayisini düsünelim, on binlere varan yazar… Satilan dergi ve kitaplarla kiyaslayalim. O zaman yazarlarin ne kadar çok/az okudugu konusunda bir fikir sahibi oluruz. Eger hal böyle degilse, neden kitaplar raflarda tozlaniyor? Yazari okumayan bir ülkede, okur nasil ve neden okusun? Bilmeliyiz ki, tek reçete ihmal ettigimiz o kutlu kitabin oku emridir.”

 

Etkinligin son bölümde, günümüz siirinde yoksullasma ve siire karsi yabancilasma üzerinde duruldu ve siir severlerin yogun istegi üzerine sairler birer siir daha okudular.