Sube Baskanimiz Ibrahim Coskun, Milli Egitim Bakanligi’nin yanlislarini konusmaktan yorulduklarini belirterek, “Ama Bakanlik ne yazik ki hata yapmaktan yorulmadi. 4+4+4 sisteminin anlasilmamasi, yanlis yorumlanmasi için yapilabilecek bütün hatalari tekrarlayan Bakanlik, duygudan yoksun isletmeci mantikla hazirlanan metinlerin Milli Egitim camiasina dar geldigini görmek istemiyor” dedi.
Sinif ögretmenlerinin norm fazlaliginin öngörülemediginden gerekli adimlarin atilmadigini ifade eden Coskun, sunlari söyledi:
“Il içi, il disi ve özür grubu atamalarda ögretmenlerin önemli bir çogunlugu magdur oldu. Tüm uyarilarimiza ragmen brans degisikligi tüm atamalardan sonraya birakildi. Uyarilar dikkate alinip brans degisikligi önce yapilsaydi, su an birçok ögretmen esinin yanina gitmis olacakti. Diger bakanliklarda devam eden becayis uygulamasinin bakanligimizda da uygulanmasi ile ilgili teklifimize ise Sayin Bakan hâlâ cevap vermedi. Tüm bunlarla beraber, bugüne kadar yapilan atamalarda Istanbul ile beraber atamanin en çok yapildigi il olan Sanliurfa’nin brans ögretmeni açigi 7 bin civarinda oldugu halde basvurulari devam eden 40 bin ögretmen alimi için ilimize ayrilan 2 bin 800 kadro, egitimimizin agir aksak sürdürüleceginin ilk isaretidir. Sanliurfa Milli Egitim Müdürlügü tarafindan girisi yapilan 4 bin 870 kontenjan düsürülerek onaylanmis ve dolayisiyla okullara verilen normlar yeniden düzenlenmistir. Türkiye genelinde bu atama döneminde alinacak sinif ögretmeni sayisinin 324 oldugu düsünülürse, planlama yanlisliginin bir bransi nasil bitirdigini görmek zor olmayacaktir.”
Bakanligin bu karmasadan kurtulabilmesi için iller arasi becayis uygulamasini baslatmasini, brans degisikliginin kapsamini genis tutarak magduriyetleri azaltmasini beklediklerini kaydeden Coskun, “Ögretmenlerin Eylül basinda aldigi mesleki çalismalarinin yapildigi sunumlarda ögretmenlerin sendikalarini hedef alan bir Bakanla nereye kadar gidilebilecegi malumdur. Yaptigi yanlislari dahi herkese esit uygularsak adaleti saglamis oluruz diyen bir lidere sormak istiyoruz: ‘Bu yanlisi esit sekilde uygulamaktansa yanlisi düzeltmek daha dogru olmaz mi?’ Egitimin tüm paydaslarini disarida tutarak bir camia ancak bu sekilde yönetilebilir. Egitim camiasinin bu sorunlari çözümlenmedigi müddetçe egitim kalitesinin de hep bu düzeylerde kalacagini biliyoruz. Egitimin lokomotifi olan ögretmenlerimiz sorun ve sikintilarindan kurtulmadikça, bu sorunlar camiayla dogru orantili olarak büyümeye devam edecektir” seklinde konustu.