Genel Yetkili Sendika

Niğde Üniversitesi?nde Hukuksuzluk Diz Boyu

Eğitim-Bir-Sen Niğde Üniversite Temsilcisi Muzaffer Yörükoğlu, artan baskı ve hukuksuzluklar nedeniyle akademik ve idari personelin huzurunun kaçtığını belirterek, “Özellikle sendikamıza mensup çalışanlar inceleme, soruşturma ve dava takip etmekten asli işlerini yapamaz hale gelmiş, baskı ve mağduriyetler çalışma barışını ve kurumsal adaleti zedeler noktaya ulaşmıştır” dedi.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Yörükoğlu, Eğitim-Bir-Sen üyelerine yönelik baskı, mağduriyet oluşturan ve kurumsal adaleti zedeleyen onlarca olay yaşandığını söyledi. Yörükoğlu, söz konusu olaylardan ve uğranılan hukuksuzluklardan bir kısmını şöyle sıraladı:

“Öğretim görevlisi Ö.G’ye sudan sebeplerle birçok idari ceza verilmiş, üniversitenin görev ve yetkisi olmadığı halde işten atılmış, verilen hukuk mücadelesi sonunda öğretim görevlisi ve üniversite temsilcisi olan üyemiz Yükseköğretim Kurulu kararıyla görevine iade edilmiş, geriye dönük tüm özlük haklarını da almıştır. Naklen atandığı halde mehil müddetini kullandığı için ‘izinsiz veya kurumca kabul edilen mazereti olmaksızın görevini 10 gün süreyle terk ettiği’ gerekçesiyle müstafi sayılan N.Ç, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın kararıyla görevine iade edilmesine rağmen halen baskı, zulüm ve mobbing uygulamalarına maruz kalmaya devam etmektedir. 657 sayılı Kanun’un 4/C maddesi uyarınca istihdam edilen üyemiz A.G, üniversite yönetiminin, brüt aylığının dışında kendisine herhangi bir ücret ödenmeyeceğine ilişkin kararını yargıya taşımış, Aksaray İdare Mahkemesi’nin kararıyla özlük haklarına kavuşmuştur. Öğretim görevlisi üyemize ‘Görevden Çekilmiş Sayma’ cezasının görüşüldüğü 21.11.2013 tarihli Disiplin Kurulu toplantısında sendika temsilcisinin ret oyu vermesi ve ‘ayrışık oy gerekçesinde’ belirttiği hususlar üzerine soruşturma açmak için inceleme başlatılmış, bir soruşturmacı tayin edilmiş, raportör Doç. Dr. E.A. (Genel Sekreter), Prof. Dr. M.B. (Rektör yardımcısı) ve İİBF Dekanı Prof. Dr. Z.D. aklanma yoluna gidilmiştir. Anılan üç öğretim üyesi ve idareci üniversite sendika temsilcisinin ‘iftira attığı’ gerekçesiyle Cumhuriyet Savcılığı’na başvurmuşlardır. Savcılıkça toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre TCK. 267. maddesi gereğince ‘iftira suçunun oluşmadığı’ kanaatine varılmış, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Savcılığın takipsizlik kararını içine sindiremeyen üniversite yönetimi, aynı olay ve aynı suç isnadı ile sendika temsilcimiz hakkında idari soruşturma başlatmıştır. Üyemiz olan Prof. Dr. E.T. hakkında, görevi kötüye kullanmaktan Lüzum-u Muhakeme kararı verilmiş, Danıştay 1. Dairesi kararıyla Men-i Muhakemesine oy birliği ile karar verilmiştir. Prof. Dr. E.T, ‘hizmet içinde taşıdığı resmi sıfatın gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak’ fiilini işlediğinden bahisle 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmış, Aksaray İdare Mahkemesi’nin kararıyla işlem iptal edilmiş, iddia sahibinin itibar ve güven duygusu tartışılır hale gelmiştir. Yönetim bir başka idari soruşturmada, ‘taşıdığı sıfatın gerektirdiği vakara yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak’ fiilini işlediği gerekçesiyle Prof. Dr. E.T’ye  ‘uyarma’ cezası vermiş, yine aynı idare mahkemesince söz konusu ceza kaldırılmıştır. Profesör E.T’ye ‘iş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz ve hakaretle sataşmak’ fiilini işlediği gerekçesiyle kınama cezası verilmiş, Aksaray İdare Mahkemesi’nin kararıyla ceza iptal edilmiştir. Üniversitede araştırma görevlisi olarak görev yapmakta iken, doktorasını tamamlayan ve ‘kadro yok’ gerekçesiyle görevine son verilen üyemiz E.A’nın iş akdine son verilmiş, ‘kadro yok’ denilen bölüme sonradan iki öğretim elemanı alınmıştır.”

Üniversite çalışanlarının huzur ve güven ortamının sağlanması, kurumsal adalet duygusunun yeniden tesisi, meydana gelebilecek istenmeyen olayların önüne geçilmesi için, akademik ve idari birim yöneticilerinin daha adil, daha anlayışlı ve hukuka uygun hareket etmeleri gerektiğini kaydeden Yörükoğlu, “Baskı ve cezalandırma maksadıyla başvurulan, hukuki değerleri ve etik ilkeleri ihlal eden uygulama ve cezalandırmalar üniversitenin geleceğini olumsuz etkileyecektir. Bu tür hukuka ve kanunlara aykırı uygulamalara son verilmelidir. Şimdiye kadar olduğu gibi,