Genel Yetkili Sendika

Şehir bir kitaptır

 

Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa 1 No’lu Şube, Prof Dr Abdullah Ekinci’nin konuşmacı olduğu “İslam Geleneğinde Toplum, Mekan ve Şehir Tasavvuru” konulu konferans düzenledi.

Programın açılış konuşmasını yapan Şube Başkanı İbrahim Coşkun, gelir dağılımı, adil paylaşım, emeğin hakkı ve benzeri başlıklarda birey ve toplum memnuniyetini sağlamaya dönük istikrarlı bir kurgunun olmamasının ekonomik istikrar rakamlarıyla ilgili olduğunu ve insanlara temas etmeyen bir yanılsamadan ibaret olduğunu ifade ederek, “Siyasi istikrar, hakları koruma, geliştirme, artırma imkanıdır. Risklerden, kaos ve krizlerden arınma fırsatıdır. Kamu görevlileri ve kamu görevlileri sendikaları olarak bizler bu fırsatlar noktasında doğal, donanımlı, sorumluluk alan, öneri ve eleştiri geliştirebilen, sorun tespiti ve çözüm teklifi yapan paydaşlarız. Bu bağlamda, elbette belli konularda kırmızı çizgilerimiz var. Bunları, bugün yeniden ifade etmeye ihtiyaç duymuyoruz” dedi.

Coşkun, kamu görevlilerinin grev ve siyaset hakkına ilişkin yasaklara son verilmesi, disiplin cezalarının affı, fiili hizmet zammından yararlanan kamu görevlilerinin kapsamının genişletilmesi gerektiğini belirterek, yardımcı hizmetler sınıfının ek göstergeden yararlanması ve ek gösterge oranlarının artırılması, yıllık izinlerin iş günü esasına göre düzenlenmesi, kılık-kıyafet yönetmeliğinde değişiklik ve yasaklarının kaldırılması, kadro derece ve kademe sınırlamasının kaldırılması ve cuma namazı vaktini de kapsayacak şekilde öğlen dinlenme sürelerinin artırılması gerektiğini dile getirdi.

Prof Dr Abdullah Ekinci, Şehrin bir kitap olduğunu, kendini tanımanın şehrini tanımaktan geçtiğini kaydederek, şunları söyledi:

“Bu anlamda Müslümanlar İslam şehirciliğinin örneklerini bilmelidirler. İslam şehirciliğinin örnekleri, Hz. Peygamber (SAV) döneminden başlar, Osmanlı dönemine kadar sürer. Birbirlerinden farklılıkları olan bu İslam şehircilik örnekleri, İslam şehirciliğinin ABC’si hükmünde olan Hz. Peygamberin (SAV) şehir tasavvuru ile bire bir örtüşmemektedir. Adeta yaprakları ve meyveleri gürleşip dalları görünmez hale gelen ağaç misali, İslam’ın ilk dönem şehir tasavvuru da görünmez veya az görünür olmuştur. Buna Batı dünyasının Max Weber gibi İslam şehirciliğini yok sayan çabaları, İslam dünyasını savunma hattına çekmiştir. İslam dünyasını kendisini tanıması, var oluşunun dinamiklerini bilmesi için İslam şehirciliğinin kaynakları, dönemsel pratiklerini ortaya koymak zorundadır. Arapça’da şehir karşılığındaki en yaygın isimler Medine, belde ve mısrdır. Kur’an-ı Kerim’de şehir için 17 yerde Medine, 19 yerde beled, yani belde, 21 yerde dar, 5 yerde mısr, 56 yerde karye ismi geçmektedir. Mekke, muhtemelen yeryüzündeki yerleşim birimlerinin merkezi ve Müslümanların kıblesi olduğundan ‘Ümmü’l-kura’ şeklinde nitelendirilir. Beled, yani belde, büyük yerleşim merkezi ve ülke demektir. Şehir bir medeniyet tasavvuru tarafından yaşatılır, kurulur, dönüştürülür veya muhafaza edilir. Şehir bir kitaptır. Bu kitabın okunması, yöneticiler kadar, şehirde hakkı olanlar için de bir zorunluluktur.”