Genel Yetkili Sendika

'Beyinlerimize Osmanlı düşmanlığını şırınga ettiler'

Eğitim-Bir-Sen Tekirdağ Şubesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Ahmet Şimşirgil’in konuşmacı olduğu “Osmanlı’nın Temel Değerleri” konulu bir konferans düzenledi.

Osmanlı ile ilgili yanlış bilinenlere dikkat çeken Şimşirgil, Osmanlı kadar hakarete uğrayan, yanlış anlatılan, yanlış anlaşılan bir devleti göstermenin mümkün olmadığını vurgulayarak, “Bizim beyinlerimize şırınga ettiler Osmanlı düşmanlığını, genlerimize kadar işlediler” dedi. İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Fuat Asım Arvas, şube müdürleri, Namık Kemal Üniversitesi öğretim üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve çok sayıda davetlinin katıldığı konferansın açılış konuşmasını yapan Memur-Sen Tekirdağ İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Ferruh Topuz, “Değerli hocam Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ile yıllardır tanışırız. Her davetimize icabet ediyor. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Eğitim-Bir-Sen’in düzenlediği programa, bizi kırmayarak katıldılar. Hocamızın kitaplarını okuyunca tarihe bakış açım değişti” şeklinde konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından söz alan Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, şunları söyledi: “Okullarda, üniversitelerde, televizyonlarda duyduklarımız bizi tarihimize düşman etti. Neler duymadık ki? Bunların cevabını veremiyorduk, anlatamıyorduk, söyleyemiyorduk. Düşman hale getirilmiştik. Hala ben bunu profesörlerde dahi görüyorum. Profesör, ona da şırınga girmiş, değişemiyor. İdeolojik bakıyor, anlayamıyor. Tarihe önce tarih gibi bakabilmek çok zor. (Sözlerim anladığın kadardır, ama doğru bir anlayışa o kadar muhtacım ki) diyor Mevlana. Doğru bir anlayışa, doğru anlamaya, hele bunu dünyada ikincisi gösterilemeyen, 622 sene devam etmiş ve dünyada eşi benzeri olmayan bir hanedan devleti olarak, 6 asırdan fazla ikincisini gösteremediğimiz, dünyaya medeniyet, kültür, ahlak her türlü güzellikleri saçmış olan Osmanlılar. O atalarımız, o ecdadımız bu kadar yanlış anlaşıldıklarını görseydiler, acaba ne derlerdi? Bu kadar yanlış anlaşılma tarihte yoktur. Osmanlı kadar iftiraya uğrayan, Osmanlı kadar hakarete uğrayan, Osmanlı kadar yanlış anlatılan, yanlış anlaşılan bir devleti göstermek mümkün değildir. Selçuklu da bizim tarihimiz, Karahanlı da, Gazneli de bizim tarihimiz. Bunlar için bunu söylemem. Dünyada hiçbir devlet için de söyleyemem. Neden Osmanlı? Zira o yıkılamaz, devleti ebed müddet olarak görülüyor. Bizim devletlerimizden 200 seneyi aşanı gösteremezsiniz, bir elin parmaklarını geçmez. 250 seneye ulaşan yok. Biz rahat devlet kuruyorduk ama kolaylıkla yıkıveriyorlardı. Zira topraklarını kendi evlatlarını pay eden, bölen, parçalayan da bir millettik biz. Devlet hanedanın malıdır baba 3’e, 5’e, 7’ye böler, düşman da yutar. Bunu biz bölüyorduk, biz parçalıyorduk. Ama Osmanlı buna çözümler üretti, yıkılmıyor. Yıkmak mümkün değil.”

Osmanlıyı kötüleme siyasetinin 5 asır öncesinden başladığını da kaydeden Şimşirgil, “Sene 1561, İstanbul’da bir Avusturya büyükelçisi var, bu adam tam 7 sene kaldı. Adam Osmanlı’ya ibret nazarıyla bakıyor. Hem kendilerini hem bizi gözden geçiriyor, inceliyor. Mektuplar yazıp gönderiyor. Daha sonra Türkiye mektupları diye bunlar Türkçeye çevrildi. Üzerinde birçok araştırmalar yapıldı bu mektupların. Bu mektuplarda diyor ki, (Avrupa’yla Osmanlı’yı karşılaştırdığımda titriyorum. Ülkemizin üzerinde kara bulutlar geziyor. Osmanlıyı incelediğimde dürüstler, doğrular, mertler, disiplinliler, çalışkanlar, işin en kötüsü galibiyete alışmışlar. Bize bakıyorum, her türlü kötü ahlak var bizde. En kötüsü de mağlubiyete alışmışlık. Osmanlı, hanedanı din gibi seviyor. Biz bu hanedanı gözden düşürmedikçe Osmanlıyı alt edemeyiz. Onun için her vesile ile Osmanlı’yı kötülemeliyiz.) Avrupa da bizlerin dinine dil uzatamayacağının farkındaydı. Bu yüzden de hanedanı gözden düşürmek için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Önce objektif görünmek adına övüyorlar, ardından tek bir cümleyle yerin dibine sokuyorlar padişahlarımızı. Buna tam 400 sene devam ettiler. Yazdılar, haremi yazdılar, Fatih’i yazdılar, Kanuni’yi yazdılar. Piyesler yaptılar, romanlar yazdılar, oyunlar oynadılar” şeklinde konuştu.