Genel Yetkili Sendika

Prof. Günay: Yüksekögretime Verilen Deger Artti

Subemiz, “Yüksekögretim Dünya- si’nda Gelismeler ve Kavramlar” isimli bir konferans düzenledi. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmus Günay’in sunumuyla ger- çeklesen konferansa, Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan, IYTE Rektörü Prof. Dr. Mustafa Güden, DEÜ Ilahiyat Fakültesi Dekani Prof. Dr. Ömer Dumlu, Ege Üniversitesi Dis Hekimligi Fakültesi Dekani Prof. Dr. Celal Artuç, çok sayida akademisyen ve Milli Egitim Müdürlügü yöneticileri katildi.

 

Prof. Dr. Durmus Günay, Türkiye’de 54’ü vakif, 102’si devlet olmak üzere toplamda 156 üniversite oldugunu ifade ederek, “Ilk üniversite 1933 yilinda kuruldu ve bu tarihten 2003 yilina kadar 76 üniversite açildi. 2003 yilindan 2010 yilina kadar kurulan üniversite sayisi ise 80. Bu durum, son 7 yilda yüksekögretime verilen degerin daha çok arttigini gösteriyor” dedi.

 

Prof. Günay, ülkemizde dogumdan ölüme kadar ilim ögrenmenin önemli oldugunu, bu anlayisin Bati ülkelerinde de var oldugunu belirterek, söyle konustu: “AB ülkelerinde yüksekögretim, çok çalisilan bir alan haline geldi. Bir toplumun ekonomik gücünün artirilmasinda, toplumsal kaynasmanin saglanmasinda ve kültürel yapinin desteklenmesinde yüksekögretime olan beklentiler artti. Bu nedenle de Hayat Boyu Ögrenme Programlari olusturuldu. Bu programlarla topluluk içindeki egitim ve ögretim sistemleri arasinda karsilikli isbirligi ve hareketlilik güçlendi.”

 

Prof. Dr. Günay, son günlerde gündemde yer alan bir konuya da degindi. Üniversitelerin ögrenci konseyi baskanlarina rektörlük seçimlerinde oy hakki taninmasina imkan saglayan yasal degisiklik için çalismalarin basladigina dikkat çeken Prof. Günay, “Ögrencilerin rektörlük seçimlerinde yer almasi güzel bir olay. Zaten biz YÖK olarak her zaman ögrencileri önemsedik, onlarin yasamda basarili olmalari için birçok çalisma gerçeklestirdik. Elbette bu basarida is daha çok onlara düsüyor. Bu nedenle ögrencilerin okul yasamlarindaki süreci verimli geçirmeleri önemlidir. Mezun olduktan sonra is hayatinda basarili olmalari için bu adimi atmalari gerekiyor. Zaten bizim toplumumuz da ögrenciye iyi gözle bakiyor, ona her türlü kolayligi sagliyor. Sadece ideolojik olarak bir gerilim var ama bu da asilamayacak bir durum degil” seklinde konustu.

 

Akademisyenlerin belli bir süre sonunda farkli üniversitelerde çalismasinin önemine deginen Prof. Dr. Durmus Günay, her zaman ayni okulda çalisan akademisyenlerin okula gerekli destegi veremeyeceginin altini çizerek, “Doktorasini yapan kisi, okulunda doçentlik unvani alinca rektöre gidip ilan vermesini istiyor. Üniversitelerin ihtiyaçlari dogrultusunda ögretim elemani almak için ilan verilir. Halbuki bu durum diger ülkelerde farkli isliyor. Bir akademisyen 5. yilini doldurdugu zaman maasini verip farkli bir okulda çalismasi için tesvik ediliyor. Bu anlayis üniversitelere farkli sekillerde katki sagliyor. Hep ayni yerde çalisan kisiler belli bir zaman sonra okula bir sey vermemeye basliyor.  Bu nedenle bu anlayisin bir an önce kirilmasi lazim” degerlendirmesinde bulundu.

 

Prof. Dr. Günay, sunumunun ardindan konferansa katilan izleyicilerin sorularini yanitladi. Konferansin sonunda ise, katilimindan dolayi Günay’a bir plaket verildi.