Genel Yetkili Sendika

Demokratiklesme Yolundaki Çabamiz Sürecek

Subemizin TESEV ile ortaklasa düzenledigi “Türkiye’de Azinlik-Çogunluk Politikalari Baglaminda Vakiflar Kanunu” paneli Ögretmenevi’nde yapildi.

Süryani cemaatinin yanisira sivil toplum örgütü temsilcilerinin de yogun ilgi gösterdigi panelde Gazeteci-Yazar Etyen Mahçupyan, TESEV Proje Yöneticisi Dilek Kurban ile Dicle Üniversitesi Ögretim Görevlisi Ömer Ergün birer konusma yapti.

Panelin açilis konusmasini yapan Memur-Sen Il Temsilcisi Mustafa Aydin, Memur-Sen olarak ülkenin sosyal, ekonomik ve siyasi meselelerine karsi duyarli olduklarini ifade ederek, “Daha ileri bir demokrasi için, daha çok özgürlükler için, daha çok sivillesmek, kalkinmak ve daha çok iç baris, huzur ve istikrar saglamak için gayret sarf etmeye devam edecegiz” dedi. TESEV’in Türkiye’nin birçok yerinde demokratiklesme özgürlesme, sivillesme ve dis politika, inanç ve düsünce özgürlügü baglaminda toplantilar yaptigini belirten Aydin, “Bu, ülke adina umut vericidir. Ancak varilan nokta bizim için tatmin edici degildir. Insanimiz daha ileri bir yasam düzeyinde barisa ve kalkinmaya layiktir” seklinde konustu.

Panelin oturum baskanligini yapan Etyen Mahçupyan, Osmanli’dan sonra Türkiye’de bir modernlesme yasandigini, ancak bunun eski cemaatsal yapiyi tam olarak kiramadigini ileri sürerek, “Hatta sunu söylemek lazim, belki devletin daha makbul saydigi bir kimlik etrafinda, yani Türk ve laik bir kimlik etrafinda yeni bir cemaat üretti. Bu cemaat özellikle tek parti döneminde çok yogun olarak egemen oldu” ifadelerini kullandi.

Bu cemaatin disinda kalanlarin siyasetin disinda kaldigi, devlete nüfuz edemedigi ve devletin üzerinde etkili olamadigi bir dönemin yasandigina dikkat çeken Mahçupyan, sözlerini söyle sürdürdü:

“Ondan sonra, 10 yilda bir darbelerin oldugu bir dönem yasandi ve sürekli eskiye dönüs yapildi. Yani sunu görüyoruz; Türkiye’de devlet, esitlik temelinde olmasi gereken vatandaslik kavramini bir türlü hazmedemiyor ve buna dogru her toplumsal açilimi da engelliyor. Çünkü bundan rahatsiz oluyor. Bunu resmi ideolojiye dayanarak yapiyor. Dolayisiyla neredeyse ayni çözülmemis sorunlarla yasamaya devam ediyoruz.”

Türkiye’nin demokratiklesme ve AB üyeligi süreçleri açisindan kritik bir önem tasiyan azinlik haklari sorununun önümüzdeki dönem içinde hükümetin ve kamuoyunun gündemini en çok mesgul edecek konulardan biri oldugunu vurgulayan Mahçupyan, “AB ile uyum yasalari çerçevesinde son yillarda bu konuda oldukça önemli adimlar atilmis olmasina ragmen, soruna etnik, dilsel ve dinsel ögelerden arindirilmis esitlikçi, demokratik ve insan haklarina dayali anayasal vatandaslik çerçevesinde bir çözüm henüz saglanamamistir. Türkiye’nin azinlik haklari sorununa vatandaslik ve demokrasi eksenli bir açilim getirmesini amaçliyoruz” diye konustu.

Panelin ikinci oturumunda, ‘Vatandaslik Halleri’ isimli belgesel film gösterildi.