Genel Yetkili Sendika

‘Sorun Çok, Çözüm Yok’

Sube Baskanimiz Erol Ermis, Istanbul’da sinif basina 30 ögrenci sayisina ulasabilmek için 25 bin derslige ihtiyaç bulundugunu söyledi.

 

Ermis, 2011-2012 egitim-ögretim yilinin baslamasi dolayisiyla bir açiklama yapti. Dezavantajli bölgelerle avantajli bölgelerin okullari arasinda nicelik farki kadar nitelik farkinin da oldugunu belirten Ermis, “Nitelik ya da nicelik farkini hep velilerin egitim, kültür seviyeleri ile maddi güçleri belirlemiyor, baska etkenler de isin içine giriyor. Avantajli bölgelerin okullari kayit dönemlerinde çok ciddi sikintilar yasiyor. Asiri talep bu okullarin sinif mevcutlarini haddinden fazla artiriyor, egitimin kalitesini düsürüyor” dedi.

 

Ikili hatta üçlü egitimin Istanbullunun kaderi olmaya devam ettigini ifade eden Ermis, “Istanbul’a yeni bin civarinda okul kazandirilmadan da bu sorun çözülecek gibi görünmüyor. Sabah yediden aksamin yedisine kadar egitim devam ediyor. Yillardir dile getirilmesine ragmen bu okullarda çalisan yöneticilerin ilave is yükünün ücretlendirilmesi noktasinda en ufak bir gelisme saglanabilmis degil. Istanbul’da, Anadolu’yla kiyaslandigi zaman önemli sayida Fen Lisesi’ne ihtiyaç var. Ayrica Istanbul’un ilçeleri arasinda okul türleri açisindan adaletli bir dagilim oldugunu söylemek de oldukça zor. Dezavantajli bölgelerin meslek liselerine mahkûm edilmeleri kabul edilebilir bir durum degildir” seklinde konustu.

 

Istanbul’da en az 25 bin ögretmene ihtiyaci duyuldugunu kaydeden Ermis, sözlerini söyle sürdürdü: “Bosluk maalesef ücretli ögretmenlerle dolduruluyor. Ücretli ögretmenlik, sözlesmelilikten yüz kat daha haksiz bir uygulama. Ücretli ögretmenin eline ayda 1000 lira bile geçmezken, sigorta primleri de otuz gün üzerinden ödenmiyor. 10 bin ücretli ögretmen, Istanbul için düsündürücü bir durumdur. 10 bin ücretli ögretmen de yetmiyor, ögretmenlerimizin birçogu yirmi bir saat yerine haftada otuz saat derse giriyor. Fazla mesainin ve az ücretin de verimliligi düsürdügü bilinmedik bir husus degildir.”

 

“Yeni Milli Egitim Bakani’nin her gün bir beyanatini okuyoruz. Türk egitim sisteminde çok seyi degistirecege benziyor” diyen Ermis, “Kisa zamanda çok fazla radikal degisikligi Türkiye hazmedebilir mi bilemeyiz ama bildigimiz bir sey varsa, o da, egitim çalisaninin ekonomik talepleri karsilanmadikça mesafe alinamayacagidir. Görüldügü kadariyla Sayin Bakan hep yapacagi islerden bahsediyor ama egitim çalisanlarinin mali durumlarinin düzelmesi yönünde konusmamayi tercih ediyor. Muhatabini korkutarak istedigini yaptirmak isteyen bir yapisi var. Büyük isler basarmasi istenen ögretmenlerin bir ek ders saati için yedi buçuk lira civarinda para almasi, ögretmeni memnun etmedigi gibi Sayin Bakani da memnun etmemeli. Sayin Bakan’dan bir de bu yönde sözler duymak bütün egitimcilerin hakki olsa gerektir” diye konustu.

 

Ermis, büyüksehirlerde yasayan egitimcilere ‘Büyüksehir tazminati’ adi altinda mutlaka ilave imkan saglanmasi gerektigini vurguladi.

 

Okul yöneticilerinin Eylül ayi içerisinde rotasyona tabi tutulmasini dogru bulmadiklarini belirten Ermis, bundan sonrasi için gerekli degisikliklerin yapilmasi, yaz tatilinin ortasina denk gelen dönemde atama islemlerinin bitirilmesi gerektigini, çok sayida yöneticinin Ekim ayi basinda yeni görevine baslamasinin, ister istemez bazi aksakliklara neden olacagini kaydetti.

Okullarin en büyük sikintisinin hizmetli-memur istihdami oldugunun altini çizen Erol Ermis, söyle konustu: “Sayin Bakan okullari bu sikintidan kurtariversin yeter. Sayet devlet, okullarimizin bu ihtiyacini karsilarsa, diger ihtiyaçlar için gönüllü bagislar yeter de artar bile. Aksi takdirde önemli bir isveren konumundaki okullarimiz, personelin bir kismini isten çikarmak zorunda kalacaklar ki, bu da ülkemizde issiz sayisinin artmasina yol açacaktir. Istanbul’da saglanmasi zor hususlardan biri de okul güvenligidir. Okul yöneticilerimizin, emniyet güçlerimizin/okul polisinin bütün gayretine ragmen özellikle merkezi okullarin önünde beklesen, olay çikarmaya hazir yiginlarin önüne geçilememektedir. Okul yöneticilerimiz canlari pahasina çocuklarin güvenligini saglamaya çalisiyor. Bu yönüyle atesten gömlegi zaten giymis durumdalar. Sayin Bakani bekleyen islerden biri de, tüm okullarimiza ‘güvenlik sertifikasi’ sahibi personel saglamaktir. Okullari halka açmayi planlayan Sayin Bakanimiz, okullarin soyulmasina hazirlikli olmalidir. Okullari çevreye açarken, altyapisi iyi yapilmazsa, ancak hirsizlar bayram eder.”

 

Ermis, Il Milli Egitim Müdürlügü’nün birden çok hizmet binasinin olmasinin hizmet alanlari zora soktugunu, yönetimin koordinasyon ve denetimini güçlestirdigini belirterek, bütün birimleri ayni binada olan bir Milli Egitim Müdürlügü’nün daha etkin ve basarili olacagini söyledi.